Kayıtlar

Resim
Merhaba, Artık karantina adına gün saymayı bıraktım. Neye yaradı bunca günlük emek ve sabır bilmiyorum. Hiç hata yapmadan süreci geçirmeye çalışan bir kitle var ben de onlardan biriyim, bir diğer adıyla keriz de diyebiliriz :)  ÇOK ZOR GÜNLERDEN GEÇTİĞİMİZ ŞU GÜNLERDE YA RAB, rica etsem yalnız kullarına biraz şefkat desteği sağlar mısın? Evet, blogun bu yazısının konusu bu: "Süreci yapayalnız geçirenlere nasıl yaklaşmalıyız?" Öncelikle şunu söylemeliyim herkesin yaşadıkları arasında zorluk kıyaslamıyorum. Bunu yapmaya hiç birimizin elbette ki hakkı yok. Bu iş bitince toplu delirme, davul zurna, ağlama krizi, sarılma ve kapanış yapacağımızı hepimiz biliyoruz. Üstelik sırtımıza battaniye sarıp elimize kahve tutuşturacak kimse de olmayacak çünkü ne yazık ki tüm Dünya aynı şeyleri yaşıyor. Her neyse işte, ben kendi zümrem adına konuşuyorum. Çaresiz yapayalnız minnak kuşlar, hakkınızı savunmaya geldim. ADALETİN SAVUNUCUSU SAVAŞÇI ZEYNA İlk günden bu yana herkesle
Merhaba, XX day of karantinadan selamlar herkese. XX gün diyorum çünkü artık herkes gibi ben de saymıyorum. Saymanın da bir anlamı kalmadı. Günlerden kim? Benim adım ne? Hepsini unuttum. Her şey çok anlamsız artık...  Karantinanın evreleri var gibi. Benim gibi tek yaşayan biriyseniz bu evreler diğerlerinden farklı işliyor olabilir.  Keskin çizgilerle birbirinden ayrıldığını düşünüyorum yalnızlarla kalabalıkla yaşayan kişilerin. İkisinin de artıları var, ikisinin de eksileri var... Sonuç olarak bu karantinanın baya baya herkes için evreleri var.  İlk günler heyecanlıydım. Olayı bir çeşit survivor olarak görüyordum. Çok iyi bir alışveriş yaptım hatta öyle ki alışveriş poşetlerimi eve taksiyle taşımak zorunda kaldım. Alışveriş yaptıktan sonra şöyle küçük bir şok geçirdim. 2 yıldır bu evde yalnız yaşıyorum, ve yaklaşık 10 senedir ailemden uzakta yaşıyorum falan, hiç bir zaman bu şekilde alışveriş yapmamıştım. Yani aç bitir, hızla tüket move on, move on tarzı bir hayatım vardı. Ve bu
Resim
Merhaba, Karantina günlüklerine hız kesmeden devam ediyorum. Bu sabah aynen böyle uyandım: Pijamam bacaklarımı kaşındırmış uyuyorken. Ona sinirle uyandım. Sonra pijamayı çıkarıp odanın diğer ucuna atarken ona bağırmaya başladığımı fark ettim. Yani evet görsel temsili olabilir ama tam olarak ruhumu yansıtıyor. Dün yazmak istediğim bir konu vardı ama üşengeçliğimden yazamadım. Kendi kendime panik ataklara girip uyuyakaldım. Evde olmak, evde olmaya mecbur kalmak gerçekten çok zor. Bugünleri bir atlatalım ananemi babannemi her gün arayıp full destek vereceğim bundan sonra onlara. Kral evde oturmak çok zormuş kral... R.E.S.P.E.C.T. Neyse konuya gelecek olursak gülenler olabilir. Lütfen kızmayın, Hakan Muhafız'dan Ne İstediniz? Evet konumuz tam olarak bu. Twitter'da Netflix'te 3. sezonu çıkan The Protector: Hakan Muhafız'la baya dalga geçildiğini gördüm. Allah günah yazmasın ben 3 sezonun 3'ünü de izledim ve şimdi sizleri hep birlikte bu dizi hakkında lüt
Resim
Merhaba Sevgiliyagmur karantina günlükleri online! O kadar sıkılıyorum ki saçmalama yazılarıma geri dönme ihtiyacı hissettim. Bir iki gün kendimle aynı evde mahsur kalınca aman Allah'ım dedim yani... O kadar geveze bir insanım ki iş arkadaşlarıma, aileme falan sabır diliyorum. Sürekli daldan dala atlayan, odak noktası belirsiz bir muhabbetim varmış. Nereden baksan oluru yok. Düşman başına bir bireymişim ben, onu fark ettim. Bu karantina beni neden bu kadar etkiledi bilmiyorum. Global bir panik halinde olduğumuz için kendimi çok sıkışmış hissediyorum. Halbuki daha önce çok çok daha kötü halde kaldığım zamanlar oldu. Bugünlerde böyle hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Ay gerçekten askerlik anılarını 10 yıl çocuklarına ballandıra ballandıra anlata babalar gibiyim. Yıllar önce Polonya'dayken küçük bir karantina hikayemiz olmuştu. Hepimiz Christmas için planlar yaptık, sonra planlar bir şekilde elimizde patladı. Böyle 7-8 kişi falan yurtta mahsur kaldık. A
Kendi içindeki zirve neresidir? Git oraya yerleş. Ülke değiştirmek, yeni coğrafyalarda yeni umutlar aramak, yeni tenler, yeni insanlar, yeni dostlar, yeni bir aile değil çözüm. Çok sıkıcı biliyorum aramak, aramak, her gün kendin ve hayatın için yeni çözümler aramak... Daha iyi şeyle hak ediyorsun ama bundan tam emin olamıyorsun. Gerçekten hak ettiğine inansaydın çözümü bulmuştun zaten.  Bu işin tek bir çözümü var kendi içindeki zirveyi bulup oraya yerleşmek. Orası neresi? Git oraya yerleş. Eğer odaklanamıyorsan ve günlük hayatın stresinden, yoruculuğundan, ufak tefek takıntılardan ve problemlerden uzaklaşamıyorsan fiziksel olarak yor kendini ve vücudunu da zihnini de nakavt et. Onları nakavt etmeden zihnindeki bu soru işaretlerinin ne kadar anlamsız olduğunu göremeyeceksin. Bir dağa çık, bir denizde saatlerce yüz, çadır kur, ağaç dik, eşya taşı, bir şeyler yap. Kendini fiziksel olarak zorlamadan zihninin gerçeğine asla ulaşamayacaksın. Bazen dinlenmenin tek yolu ne yazık ki yorulmakt
Resim
Merhaba Blogda bugün: Neden This Is Us İzlemeliyiz? Ya da bir soru daha. Neden This Is Us izlemiyorsunuz yau? Hello pazar sıkılganları. Bugün sizleri son yıllarda hayatıma damgasını vurmuş, beni utanmadan salya sümük sürekli ağlatmış, aha kalbime tam şuraya şuraya dokunmuş bu diziden bahsetmek istiyorum. Yapacak bir şeyler arıyorken öylesine ilk bölümünü açıp heaa tamam güzelmiş arada izlenir diye bi kenara atmıştım bu diziyi. Gerçekten ilk bölümünde diziyle pek bağ kuramadım tamam güzelmiş okey falan modunda kaldım. Sonra Pico'dayken marshmallow yürekli dostum Rashad sürekli beni dürtüklemeye başladı neden izlemiyorsun, izle de üzerine yorumlaşalım, bak ben dün gece şöyle ağladım, yok şöyle seviyorum bık bık beynimi yemeye başladı. O ara hastalıktan yataklara düşmüştüm zaten. hali hazırda vaktim var açayım izleyeyim dedim. Öncelikle şunu belirteyim ben dizi bağımlısı biri değilim, daha çok okumayı seviyorum. Son zamanlarda dizilerdeki aşırılıklar açıkçası beni  itmeye başl
Resim
Merhaba 6 aylık muhteşem bir serüvenin sonuna geldim. Bu kadar zamandır neden Pico Adası'ndayım ve burada ne yapıyorum, burası nasıl bir yer gibi pek çok soru aldım ancak konu hakkında canım hiç yazmak istemedi. Sanırım büyüsünü bozmak istemeyeceğim kadar güzeldi ve hep bugünü bekledim. Ama şimdi yazmam lazım çünkü herkeslerin burayı bilmesi lazım. Buraya gelmeniz lazım bak diyorum kesinkes mükemmel!!! Hızlıca kendimle ilgili kısmı özetliyorum. Master yaparken Erasmus+ internship ile geldim buraya. Stajım bittikten sonra ücretli stajyer olarak birkaç ay daha çalışmaya devam ettim. Burası sıkıcı kısmı ama benim için kesinlikle güzel bir 9-5 tecrübesiydi. Burada belediyede proje yöneticisi pozisyonunda çalıştım. Nasıl stres yönetimi yapamıyorum, sabahları erken kalkmakta nasıl zorlanıyorum, çalışma ortamında iyi olduğum şeyler ve kötü olduğum şeyler neler gibi pek çok şey öğrendim. Sıkıcı kısmını geçecek olursam buraya nasıl geldim, neden geldim aslında ben de bilmiyorum :D Normal öy